Sosyal Medya

Kürsü

Direnen Halep Kudüs’ün kapısıdır - ABİR EN NAHAS

Halep’te yaşananlara tanık oldukça, orada yaşayanlar daha koyu bir karanlığa mahkûm olup sessizliğe büründükçe hatıralar gözümün önünde daha bir canlanıyor.



 Ben bunu daha önce de yaÅŸadım. DoÄŸup büyüdüğüm ÅŸehir, her köşesinde bana dair bir ÅŸeylerin biriktiÄŸi güzel Humus zalim Esed’in eline geçince… Aslına bakarsan zor bir durum. Unutmak istiyorsun ama olmuyor iÅŸte. Hatıralar, bütün yaÅŸanmışlıklar daha canlı, daha güçlü bir ÅŸekilde öylece karşına dikiliyor. Daha kötüsü birer kâbusa dönüşüyor ve ben uykularımdan çığlıklar atarak, kalbim delice çarparak uyanıyorum. Evet, bildiÄŸiniz kâbus. Çünkü Esed milislerinin insafına kalanların baÅŸlarına neler geldiÄŸini çok iyi hatırlıyorum. Bir ÅŸehir düşerse oradaki kadınları neyin beklediÄŸini… “Emniyete sevk edilen” erkeklerin nelere maruz kaldığını… Esed’in eline geçen Halep’in doÄŸusunda artık bu kabuslar yaÅŸanıyor, biliyorum.

Çocuklar bile farkında bunun. Gözümüzün nuru yavrularımız ÅŸehirlerimiz düşmesin diye caddelerde lastikler yakarak düşman uçaklarının görüş açısını kapatıyor, bir direniÅŸ destanı veriyorlar. Kimse teslim olmuÅŸ deÄŸil. Hiç kimse gerçekten güven duyulacak bir ortam saÄŸlanmadan silah bırakacak da deÄŸil. Kimsenin ölümden korktuÄŸu filan yok. Herkes bilir ki ölüm, ÅŸehadettir. Hatta kimi zaman dayanılmaz hayat koÅŸullarında belki de bir rahmettir. Mesele korkmak deÄŸil. Mesele her düşen ÅŸehirle birlikte büyüyen acılarımız. Mesele birilerinin daha Esed’in zindanlarında akla hayale gelmeyecek iÅŸkencelere maruz kalması. Bizi üzen, bizi kahreden bu. Elbette zor oldu ama biz Suriyeliler artık savaşı da, sürgünü de kanıksadık. Fakat acılara tanık olmak yok mu, bir türlü alışamıyorsun iÅŸte. Her seferinde insanı yeniden sarsıyor.

Anlatıldığına göre, Bizanslı Nikiforos ordusuyla Suriye seferine çıkmış. Tarsus ÅŸehrini ele geçirip Halep’e iyice yaklaşınca “Ben ÅŸimdi nerdeyim?” diye sormuÅŸ. DemiÅŸler ki “Åžu anda Tarsus ÅŸehrindesiniz”. Bunun üzerine Nikiforos “Hayır” demiÅŸ, “Ben ÅŸu anda Kudüs’ün kapısındayım.” Nikiforos, herkesin bildiÄŸi bir gerçeÄŸi dile getirmiÅŸ. Halep ve Suriye kimin elindeyse Kudüs’ün kapısına dayanmış demektir. Suriye devriminin kazanmasını niçin istemiyorlar, ÅŸimdi mesele daha iyi anlaşılmıştır. Suriye özgürleÅŸirse sıra Kudüs’e gelecek. Ä°ÅŸte bu yüzden bütün dünya Halep’te olan bitene kayıtsız.

Halep, dünyanın en eski ÅŸehirlerinden biri. KuruluÅŸu milattan önce iki binli yıllara dek uzanıyor. Kimler gelmiÅŸ, kimler geçmiÅŸ buralardan. Hititler, Arâmiler, Asurlular… Sonra milattan önce 64 yılında Roma hâkimiyeti baÅŸlamış. Hıristiyanlık yayılınca Halep ilk Hristiyan ÅŸehirlerden birisi olmuÅŸ. 540 yılında Sâsâniler gelerek ÅŸehri yakıp yıkmışlar. O devirden kalan tek ÅŸey ÅŸehrin surları olmuÅŸ.

637 yılına dek Sâsâni egemenliÄŸinde kalan ÅŸehir, o tarihte Halid b. Velid ve Ebu Ubeyde b. Cerrah komutasındaki Ä°slam ordusu tarafından fethedilmiÅŸ. Åžehir Emeviler döneminde pek önemsenmese de Abbasiler dönemiyle birlikte yeniden çıkışa geçmiÅŸ. 944-1003 yılları arasındaki Hamdâniler döneminde, bilhassa Emir Seyfüddevle zamanında eski parlak günlerine geri dönmeyi baÅŸarmış. Derken biraz önce hikâyesini naklettiÄŸimiz Bizanslı Nikiforos’a gelmiÅŸ. Halep’i ele geçiren Nikiforos ÅŸehri tam anlamıyla tahrip ederek bütün genç nüfusu Bizans’ın esiri yapmış.

Bir dönem Ubeydiler ve Selçuklular ÅŸehri Bizans’tan geri alsa da tekrardan Bizans hâkimiyetine girmiÅŸ. Sonra Zengiler tarafından tekrar geri alınan ÅŸehir, Selahaddin Eyyubi devrinde Kudüs’e yürüyüşün ilk adımı olmuÅŸ. Eyyubiler devrinde MoÄŸolların saldırısına tanık olmuÅŸ ve feci ÅŸekilde yaÄŸmalanmış. Sonra Memluk ÅŸehri olmuÅŸ. Ve nihayetinde Mercidabık zaferi, ÅŸehri 1918 yılına dek sürecek Osmanlı egemenliÄŸine taşımış. Rivayete göre bu savaÅŸta yerli halk Osmanlı ordusunu tutmuÅŸ hatta yardım bile etmiÅŸ. Osmanlı idaresi Halep için deyim yerindeyse “ilaç gibi” gelmiÅŸ. Halep, az zamanda imparatorluÄŸun en büyük ticaret ÅŸehirlerinden birisi olarak anılagelmiÅŸ. O döneme ait seyahatnameler ÅŸehir hakkında övgü dolu ifadeleri bir bir sıralamış.

Tarihin bize söylediÄŸi bir gerçek var. Halep ve Suriye’nin diÄŸer ÅŸehirleri asla boyun eÄŸmemiÅŸler. Ä°stenmeyen bir gücün egemenliÄŸi, herkes ölüp direnecek kimse kalmayınca, ÅŸehir baÅŸtanbaÅŸa yakılıp yıkılınca gerçekleÅŸmiÅŸ. Bu bölgenin halkı, efsanelerde adı geçen Anka kuÅŸu gibidir. Boyun eÄŸmez, gerekirse kül olur ve her seferinde küllerinden doÄŸmayı bilir.

Daha önce de söylediÄŸimiz gibi… Biz zalim düşmandan korkmuyoruz. Sadece acı çeken kardeÅŸlerimiz için yüreÄŸimiz parçalanıyor. Annesini, babasını kaybeden çocuklar için… EÅŸini, yavrularını yitiren kadınlar için… Küçücük yavrusunu kurtarmaya çalışan babalar için… Acı çekiyoruz. Çünkü yanımızda olacaklarını umduklarımız bile bizi artık terk ettiler. Acı çekiyoruz. Çünkü Suriye devrimine kim destek olacak, artık bilemiyoruz. Acı çekiyoruz, evet. Fakat pes etmiyoruz. Halep pes etmeyecek. Halep direnecek. Daha önce defalarca ne olduysa yine aynısı olacak. Bu direniÅŸ henüz ölmedi. Bu direniÅŸ dimdik ayakta. Her türlü komploya, tuzaÄŸa raÄŸmen… Önemli olan budur. Bu direniÅŸ, Rabbani bir direniÅŸtir. Asla maÄŸlup olmayacak, asla boyun eÄŸmeyecektir.

Biz bu direniÅŸle çok ÅŸey kazandık. Ãœlkesi için, kutsal deÄŸerleri için çekinmeden canını ortaya koyabilen bir gençliÄŸi kazandık. Asla boyun eÄŸmeyen, “Ya ÅŸehadet… Ya zafer” diyebilen bir gençliÄŸi. Biz Suriyeliler, hepimiz farkındayız ki asıl kazanç budur. DireniÅŸimizi sürdürecek, zaferimizi getirecek olan da budur. Bu gençliÄŸin inancı, kanı ve teri bize Suriye’yi,ülkemizi geri verecektir.

GERÇEK HAYAT

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.